Bu tarz eleştirel makaleleri Özgün ve Politik doğrucu olarak iki başlıkta yazma kararı alıyorum canım ülkemin insanı birşeyler ile özellikle araçlar ile duygusal bağ kurmayı seviyor ve sevdiği şeyi eleştirdiğinde duyguları ile oynanmış gibi hissediyor. Bu sebepten sert eleştiri okumayı sevmiyorsan makalenin sonundaki politik doğrucu olan şeklini okuyabilirsin.
Apple batarsa ne olur? (Özgün Eleştirel Yazım Tekniğim)
Uzun uzun okumayı sevmeyenler için hap bilgi olarak kısaca yazıyım hiçbir şey olmaz.
Hap bilgi ile uzun okuma arasındaki fark. Everest dağına tırmanan ve zirvede fotoğraf çeken biri ile oraya helikopter ile ulaşıp fotoğraf çeken arasında görüntüde bir fark olmaz ama beden ve zihin gücünde çok fark olur.
Apple batarsa ne olur sorusuna Apple en büyük rakibi Microsoft batarsa ne olur diye soralım?
Microsoft batarsa çok ağır şeyler olur diyelim ve açıklayalım. 19 Temmuz 2024'te havacılık ve hastane randevu sistemlerinin nasıl sekteye uğradığını hatırlayalım. Windows işletim sistemlerinde üçüncü taraf bir antivirüs yazılımının (CrowdStrike Falcon) Windows işletim sistemlerini çökertmesi sonucu Microsoft’un ne kadar hayatımızın içinde olduğunu gördük. (Reklamın iyisi kötüsü olmaz)
Aslında Microsoft 2010 yılında neredeyse batıyordu 2000 yılında Microsoft CEO’luğuna getirilen Steve Ballmer 14 yıl boyunca bazı hatalar yaptı en büyük hatası ise Linux sistemlerine sırtını dönmesi ve “Linux bir kanserdir” demesi sonuç olarak büyük eleştirilere neden oldu. Steve ve Bill Gates okuldan arkadaştı. Network candır ama zaman değişip siz bir dinozor olduğunuzda mesleki körlükte kaçınılmaz olabiliyor. Steve klasik pazarlamacı kafası ile "bedava olandan para kazanamazsın" anlayışında Linux sistemlere fon ayırmadı ve bu hatası Microsoft’un mobil pazarda yok olmasına neden oldu.
Buna rağmen Microsoft o kadar büyüktü ki batması demek finans dünyasından, sağlık sektörüne, eğitimden, üretim sektörüne kadar ağır kayıplar oluşması demekti. Yani Microsoft adındaki micro kelimesinin aksine batamayacak kadar büyük bir değerdir (şimdilik).
Apple ise tam tersi pazartesi sabahı işe gittiğimizde Apple iflas vermiş haberini okusak hiçbirimizin hayatında en ufak bir değişiklik olmaz birkaç Apple fanı dışında.
Peki Apple nasıl bu kadar başarılı oldu bu algıyı nasıl yaratabildi?
Bence bir şirket pazarlama konusunda ve iş hayatındaki ortaklıklar ve iş nasıl yapılır ile ilgili Apple firmasından ders almalı. Apple pazarlama yaklaşımlarını severim (Kullanıcı ne istediğini bilmez siz öğretirsiniz- Steve Jobs) genel olarak iş ve özel yaşantımda Apple ürünleri hiç kullanmadım eşim ise bayılır.
Apple genel olarak dünyayı çok iyi sentezliyor ve ana amacı yayılmacılık yerine “yüksek kar ve parası olan alsın kardeşim” misyonu. Microsoft ise tam tersi bir strateji izliyor “ana amaç yayılmacılık, kar ise sonradan gelir”. Bu sebepten her yerde Microsoft ve yan ürünlerini korsan bir şekilde temin edebiliyorsunuz aynı durum Apple için geçerli değil.
İşletim sistemi tarafında Microsoft hiçbir zaman Linux işletim sistemi ile ilgilenmedi, kendi rotasında devam etti. Apple ise Linus Torvalds’dan defalarca destek aldı çekirdeği linux olmasa da bütün esin kaynağı ve terminal yapısı Linux mimarisine benziyor, çekirdeği ise çok hafif bu onu ilerde mobil pazarda hafif çekirdeği ile bir dev yapacaktı ve öyle de oldu.
İşletim sisteminden sonra işlemci teknolojisine gelirsek Microsoft yıllardır İntel, PowerPc, Amd ve Arm üzerinde çalışmakta ve günümüzde de bu destek sürmekte. Apple ise defalarca işlemci mimarisi değiştirdi.
1970'ler: MOS Technology
1980'ler: Motorola
1990'lar: Motorola ve IBM (PowerPC)
2006-2020: Intel Apple,
2020 ve sonrası ARM Holdings'ten ARM mimarisini kullanma lisansı alır. ARM, işlemci mimarisinin temelini oluşturur, ancak Apple bu mimariyi özelleştirerek kendi işlemcilerini geliştirir.
Apple asıl süksesini 2003 yılında IBM’in geliştirdiği işlemciler olan Power Mac G5’ler ile yaptı. Bu işlemcilerin özelliği ilk 64bit işlemciler olmasıydı o kadar güçlülerdi ki o dönem bir Microsoft PC’nin 4 katı güçte çalışmaktaydılar. İlk vatan bilgisayarda incelediğimde hayran kalmıştım o dönem ilk desktop sanallaştırmayı da bu bilgisayarda görmüştüm hem Windows hem de MacOs işletim sistemini aynı anda çalıştırıyordu ve bir tuşa basarak dönen bir küp şeklinde Macos işletim sisteminden Windows işletim sistemine geçiyordu fiyatını da unutmuyorum 5700$.
Apple bilgisayarların hedefi her zaman sinema, tasarım, animasyon dünyası ve baskı sektörü oldu ev kullanıcısı sektörünü hiçbir zaman hedef almadı o sektörü Microsoft domine ediyordu.
Microsoft’da sinema, tasarım, animasyon dünyası ve baskı sektöründe çok az tercih ediliyordu bunun sebebi Apple firmasının monitör renklerine getirdiği standart ve monitör parasına pc satması (Yüksek çözünürlükte tasarımcı monitörleri 2000$ bandındadır) ve Microsoft firmasının donanım üretmemesi Windows bilgisayarları bu sektörde tercih edilmez kılıyordu. 64 bit işlemci mimarisi de o dönem Microsoft’u tasarım ve sinema sektörlerden sildi attı. Apple bu süksesinin ekmeğini 3 yıl kadar yedi ve Apple kullanıcılarının Microsoft kullanıcılarını ezik görmesi reklam kampanyaları da uzun yıllar tuttu.
Acil kan arayışında olan Apple dokunmatik ekran telefon pazarına girme kararı aldı o dönem Symbian işletim sistemi ve symbian market kullanımı giderek popülerdi ve bu alanda en iyi marka kanımca SonyEricson P800 (2022), P900 (2003), P910i (2004) serileriydi marketten uygulama indirme ve satın alma özellikleri ise çığır açıcıydı. Apple ilk mobil telefonunu (2007) Android ise ilk HTC Dream (T-Mobile G1) 2008 yılında piyasaya sürdü. Apple ezeli rakibi Microsoft ise 2010 yılında Kin serisi modelleri ile piyasaya girdi ve 48 gün sonra toplatıldı "adamlar telefona wifi ve mağaza koymamış ne diyelim şaka gibi."
Microsoft yıllarca Linux sistemleri önemsememesi kendi kapalı kodları işletim sisteminde diretmesi onu sunucu pazarından ve mobil pazardan dışarı itti. 2014 yılda CEO görevine Satya Nadella’nın gelmesi (Her teknoloji devi şirketin başına nedense bir Hindistanlı geçiyor) ve Microsoft’un Azure platformunun ortalama %70’ini linux çekirdeği ile programlaması şirketi ölümden döndürdü diyebiliriz.
Micrososft halen diğer ürünleri ile özellikle Microsoft Office gibi iş dünyasında çok sağlam tutunmakta ve kullanıcı eğitimi, alışkanlıkları sebebi ile de bu alandan kolay kolay atılamayacak gibi duruyor. Google, Huawei, Samsung iş dünyası pazarını zorlasa da son kullanıcı iş dünyasında pek oralı değil.
Apple ise hafif çekirdekli işletim sisteminde mobil pazara girdi yıllardır biriktirdiği animasyon, sinema, reklam, grafik tasarım bilgi birikimi ile dünyadaki 8.000.000.000 insana o kadar iyi bir pazarlama yaptı ki çoluk çocuk, kadın, erkek bir anda iPhone almak için kapılarda sabahladı.
Apple hiçbir zaman sinema, animasyon ve tasarım dışında iş dünyasını hedeflemedi mobil Pazar ile şunu fark etti "ürün alacak birkaç milyon şirketle mi uğraşayım? Yoksa 8.000.000.000 nüfuslu 2 yaşından 80 yaşına kadar ürün satabileceğim bir kitleye mi hitap edeyim." Hem de bu 8milyonluk kitle şirketler gibi pazarlıkçı ve talepkârda değil.
Yaklaşık yüz Apple kullanıcısına 8.000TL (200$) Android telefonlarda olup ta 82.000 TL (2,247$) bir iPhone telefonda olmayan özellik nedir diye sorduğumda gelen cevaplar
· Android donuyor
· Uzun yıllar dayanmıyor
· Android hackleniyor güvenli değil
· Pili çabuk bozuluyor
· Ekran dokunmatik hissi Apple kadar hassas değil
· Kamerası iyi değil
Bunların hepsi subjektif cevaplar. Ama bir insana ihtiyacı olanın 10 katı fiyatla ürün satabilmek Edward Bernays’tan buyana başarılmış en büyük algı operasyonu.
Sonuç:
Sonuca geçmeden önce borsa sistemine bir değinmek istiyorum borsa aslında çok güzel ve insani bir sistem ama bana biraz din gibi geliyor hani din de de biri düşerse onu seviyorsak (yada çıkarımız varsa diğer adı ile bizdense) ona yardım ederiz. Sevmiyorsak cezalandırırız elimizi ayağımızı çekeriz. Borsada böyle ama işin içinde insan olduğu için insan eli değen her yardımlaşma hırsızlığa ve kumara dönüşüyor; tıpkı din gibi...!
Firmaların başarısını değerlendirirken borsa değerlerine bakıyoruz ama bu genelde gerçeği yansıtmıyor yani yukarıda anlattığım gibi batsa umurumuz da olmayacak; battığını biri söylemeseler yıllar sonra öğreneceğimiz şirketler var; diğer yanda bırakın batmasını anlık kesinti olsa özel hayatımızda bir çalkantıya neden olan şirketler var. Borsa manipülatif bir ortam ve halka açık şirketler demek. Halk ise genelde finansal anlamda cahil ve manipülasyonu kolay kişilerden oluşuyor. Hal böyle olunca bir firmanın borsa değeri çok iyi bir değerlendirme olamıyor.
Örneğin Microsoft, İntel, IBM batarsa veya hacklenirse veya tedarik zinciri kesilirse hepimiz ciddi etkileniriz. (Bu firmaların bu tekeline karşı kendimizi yedeklemeliyiz.)
Öte yandan Apple, Samsung, Huawei, vb… şirketlerde global olarak bir sorun olması tedarik, yüksek fiyat artışı, hacklenme çok derinden etkilenmeyiz çünkü hepsi birbirinin yedeği hepsinin aynı düzeyde alternatifleri var bu da çok iyi bir şey.
Sonuç Apple batsada farketmezsiniz bile... Bir zamanlar nokia ve blackbarry vardı ne oldu!
POLİTİK DOĞRUCU ve AKADEMİK BİR DİL İLE ANLATIM
Apple ve Microsoft'un Küresel Teknoloji Ekosistemindeki Konumları ve Olası Batış Senaryolarının Analizi
Bu analiz, küresel teknoloji ekosistemindeki iki devin, Apple ve Microsoft'un, sektöre olan etkilerini ve varsayımsal bir iflas durumunun yaratacağı sonuçları karşılaştırmalı olarak incelemektedir. İki şirketin stratejileri, ürün portföyleri ve pazar konumlandırmaları arasındaki temel farklılıklar, olası bir çöküşün yansımalarını anlamak için kritik öneme sahiptir.
Microsoft'un Kritik Altyapıdaki Rolü
Microsoft, özellikle Windows işletim sistemleri ve Office gibi kurumsal yazılımlar aracılığıyla küresel altyapının temel taşlarından biri haline gelmiştir. Havacılık, sağlık, finans ve eğitim gibi kritik sektörlerdeki sistemlerin büyük bir kısmı Microsoft teknolojilerine bağımlıdır. Yakın zamanda yaşanan, üçüncü taraf bir güvenlik yazılımının Windows sistemlerinde yarattığı aksaklıklar, bu bağımlılığın ne kadar derin olduğunu net bir şekilde göstermiştir. Bu durum, Microsoft'un olası bir iflasının sadece teknoloji dünyasını değil, aynı zamanda küresel ekonomiyi ve temel hizmetleri de ciddi şekilde sarsacak potansiyel bir krize yol açabileceğini ortaya koymaktadır.
Microsoft'un geçmişteki yönetimsel ve stratejik hatalarına rağmen (örneğin, Linux'a karşı sergilenen olumsuz tutum), şirketin temel ürünlerinin yaygınlığı, onu "batması neredeyse imkansız" bir varlık haline getirmiştir. Satya Nadella'nın CEO'luk görevine gelmesiyle birlikte, özellikle Azure bulut platformu gibi alanlarda Linux çekirdeğine entegrasyonun artırılması, şirketin stratejik esnekliğini ve pazar adaptasyonunu güçlendirmiştir.
Apple'ın Konumu ve Stratejik Yaklaşımı
Apple ise, Microsoft'tan farklı bir strateji benimsemiştir. Şirketin ana odağı, yüksek kar marjlı ürünlerle belirli bir segmenti hedeflemektir. "Yüksek fiyatlandırma ve sınırlı yayılmacılık" stratejisi, Apple'ı bir lüks tüketim markası olarak konumlandırmıştır. Bu durum, Apple ürünlerinin büyük bir kitle tarafından erişilebilir olmamasının bir sonucudur.
Apple'ın teknoloji dünyasına katkıları yadsınamaz. İşlemci mimarilerini (PowerPC'den Intel'e ve daha sonra ARM'ye) değiştirme esnekliği ve tasarıma odaklanan yaklaşımı, onu profesyonel medya, tasarım ve animasyon sektörlerinde dominant bir güç haline getirmiştir. Ancak, mobil pazardaki başarısı, şirketin ana gelir kaynağını bireysel tüketicilere yöneltmiştir.
Apple'ın olası bir iflası, Microsoft'un aksine, küresel altyapıda benzer bir sistemik çöküşe neden olmayacaktır. Her ne kadar şirket iflası kendi ekosistemi ve kullanıcıları üzerinde derin bir etki yaratacak olsa da, Apple ürünleri, kritik altyapı hizmetlerinin devamlılığı için vazgeçilmez değildir. Piyasada birçok alternatif bulunmaktadır (Samsung, Huawei, Google gibi). Bu, Apple'ın iflasının genel teknoloji ekosisteminde yaratacağı etkinin, Microsoft'un yaratacağı etkiye kıyasla daha sınırlı kalacağını göstermektedir.
Borsa Değerlerinin Eleştirel Değerlendirmesi
Şirketlerin başarılarını değerlendirmede sıklıkla kullanılan borsa değerleri, her zaman gerçek etkiyi yansıtmayabilir. Borsa, spekülatif ve manipülatif unsurlardan etkilenebilen bir ortamdır. Bir şirketin borsa değeri, onun temel operasyonel öneminden ziyade, kamuoyunun algısı ve yatırımcı beklentileri tarafından şekillenebilir. Bu nedenle, bir şirketin küresel bir kriz anında yaratacağı gerçek etkiyi değerlendirirken, finansal piyasa değerlerinden bağımsız olarak, kritik altyapıdaki rolüne odaklanmak daha doğru bir yaklaşımdır.
Sonuç
Microsoft, sunduğu temel yazılım ve hizmetlerle küresel altyapının vazgeçilmez bir parçası haline gelmiştir. Bu nedenle, olası bir batışın domino etkisi yaratacak sistemik bir krize yol açması beklenmektedir. Apple ise, pazarlama dehası ve yüksek kar marjlı ürünleriyle büyük bir marka değeri yaratmış olsa da, ürünleri kritik altyapının birincil bileşenleri değildir. Bu durum, Apple'ın varsayımsal bir iflasının küresel sistemler üzerinde Microsoft'a kıyasla çok daha az etkili olacağını göstermektedir.
Yazınızdaki "Apple batsa da fark etmezsiniz bile..." ifadesini, bu analiz bağlamında "Apple'ın olası bir batışı, küresel altyapıda Microsoft'un batışının neden olacağı türden sistemik bir krize yol açmaz ve teknolojik alternatiflerin varlığı nedeniyle günlük hayatı daha az etkiler" şeklinde yorumlayabiliriz.

0 Yorumlar
Ferhat YILDIZ Web sayfasına gönderdiğiniz yorum incelendikten sonra yayına alınacaktır. Yorumunuz için teşekkürler...